Akademik
Dünyanın hiç olmadığı kadar hızla değiştiği ve dönüştüğü bir dönemde yaşıyoruz. Klasik anlamda 'gelişmiş teknoloji' ifadesiyle açıklayamayacağımız kadar hızlı dönüşen bir çağdayız. Daha önceleri dünyada yaygınlaşması onlarca, bazen yüzlerce yıl süren teknolojiler; bugün bir kaç ayda veya günde tüm dünyada yaygınlaşabiliyor. İnsanların ve makinelerin bir çok alanda rekabetine tanıklık etmeye başladık. Özellikle son bir 20 senede yaşanan bu hızlı değişimde özellikle ucuzlayan taşınabilir cihazlar ve veri depolama maliyetlerinin düşmesinin önemli payları olduğunu düşünüyorum. Neredeyse her yerde, herşeyden, her türlü veri toplamaya çalışıyoruz.
Yanda The Economist dergisinden paylaştığım haberde, dünyanın en değerli kaynağının artık petrol değil, veri olduğunu söylüyor. Maden sektöründe de farkında olmazsak da tarihte hiç olmadığı kadar veri topluyoruz. Sensörlerle, çalışanlarla, sistemlerle, ekipmanlarla ürettiğimiz verilerin ufak bir kısmını kullanarak kararlarımızı alıyoruz. Bu aslında bir çelişki barındırıyor; fayda sağlayacağını düşündüğümüz verileri topluyoruz, ancak o verileri kullanmıyoruz. Kritik kararlarımızı halen iç güdülerimizle veriyoruz. Bunun bir çok sebebi var.
Öncelikli çalışma alanım, farklı yerlerden toplanan otomatik veya manuel verilerin çalışanlar ve yöneticiler tarafından kullanılabilir hale dönüştürülmesi ve bu verilerin karar destek için kullanılabilinmesi. Bunun için verileri bir veri ambarına toplayıp entegre ettikten sonra; iş zekası, veri madenciliği, makine öğrenmesi ve veri analizi gibi yöntemlerle daha kaliteli ve etkili kararlar verilmesini sağlıyorum. Verilere dayalı bu kararlarla verimliliğin arttırılması, maliyetlerin düşürülmesi ve daha emniyetli çalışmanın sağlanması mümkün.